Published on All About Finance

Avrupa ve Orta Asya’da COVID-19 ile Mücadele Etmek: Hayat Kurtarmak mı İşleri Korumak mı?

Avrupa ve Orta Asya’da COVID-19 ile Mücadele Etmek: Hayat Kurtarmak mı İşleri Korumak mı? Protection against Coronavirus (Covid-19). © shutterstock.com

Şubat 2020’de ortaya çıkan koronavirüs salgını, Avrupa ve Orta Asya bölgesinde yılın başlarında yaşanan toparlanmayı kesintiye uğrattı.  Çin'in Hubei eyaletinde başlayan salgın hızla İtalya, Almanya, İspanya ve dünyanın geri kalanına yayıldı. Mart ayında, Dünya Sağlık Örgütü COVID-19'u küresel bir pandemi ilan etti. Şimdiye kadar 205 ekonomide teyit edilen vaka sayısı 800.000’i, ölüm sayısı ile 40.000’i geçti.

Koronavirüs pandemisinin bölgenin büyüme performansı üzerindeki etkisi, salgının bundan sonra nasıl evrileceğine bağlı olacaktır.  Durum çok hızlı bir şekilde değişiyor, ancak bölgedeki yükselen piyasaların ve gelişmekte olan ekonomilerin 2020 yılında resesyona girmeleri muhtemeldir. Büyüklükler belirsiz olmakla birlikte, pandemi günlük faaliyeti kesintiye uğratarak, emtia fiyatları üzerinde aşağı yönlü bir baskı uygulamaya devam ederek, birbirlerine sıkı bir şekilde bağlı küresel ve bölgesel tedarik zincirlerini bozarak, seyahat ve turist hareketlerini azaltarak ve bölge ekonomilerinin ihracat taleplerini azaltarak kısa vadeli görünümü raydan çıkarıyor.

Bu gibi salgınlardan geçmişte çıkarılan dersler ve COVID-19 salgınını ilk yaşamaya başlayan ülkelerin edindiği deneyimler; sosyal mesafeyi sağlamak için uygulanacak sert önlemler, gerekli olmayan işletmelerin, eğlence mekanlarının ve okulların kapatılması gibi salgını kontrol altına almaya yönelik hızlı bir şekilde alınacak tedbirlerin, enfeksiyon eğrisini düzleştirerek ve sağlık sistemlerinin kontrolden çıkmalarını önleyerek insanların hayatları kurtaran önemli tedbirler olduklarını açık bir şekilde göstermiştir. Salgını kontrol altına almaya yönelik politikalar başarılı oldukça ve enfeksiyon eğrisi düzleştikçe makroekonomik resesyon daha derin hale geldiğinden dolayı, politika yapıcılar bu politikaların sağlık faydaları ile ekonomik maliyetleri arasında güç tercihler yapmak zorunda kalmaktadır.

Bu zorlu dönemlerde, ilk olarak, politika yapıcıların hayat kurtarmak için kararlı bir şekilde hareket etmeleri önemlidir. Bir hükümetin en temel işlevi halkını güvende tutmaktır.  İnsanların hayatı üzerine kumar oynanmamalıdır. Buradaki temel soru, bu pandeminin ekonomik maliyetini nasıl en aza indirebileceğimiz ve hastalık yenildiğinde uzun bir toparlanma süreci yerine nasıl hızlı bir toparlanma sağlayabileceğimizdir?  Bir başka deyişle, resesyon eğrisini ve enfeksiyon eğrisini düzleştirmek için hangi önlemleri almamız gerekiyor?

Bu koşullar altında mali destek önlemlerinin gerekliliği çok açıktır.  Savaşlar, afetler ve salgınlar, büyük mali açıklar vermenin ve borç biriktirmenin ne zaman anlamlı olduğunun ders kitaplarında anlatılan örnekleridir. Herkesin kabul edeceği gibi, ülkelerimizin çoğunun borç seviyeleri zaten yükselmekteydi ve fazladan harcamalar yapmak için iyi bir zaman değildi. Ancak   olağanüstü zamanlar olağanüstü önlemler gerektirir. Tamponların kullanılması harcamaların en acil ihtiyaçlar karşılanacak şekilde dikkatli bir şekilde yeniden önceliklendirilmesi gerekecektir. Ülkelerin krizi kontrol altına almak ve etkilerini azaltmak için ne gerekiyorsa yapmaları önemli olacaktır. Ancak aynı zamanda bunun koşulsuz bir şekilde herkese dağıtılan bir açık bütçe harcamasına dönüşerek borç sürdürülebilirliğini tehlikeye atmasını ve toparlanmayı dizginlemesini önlemek için kriz sonrasında tüm harcamaların çözülmesini sağlamak da önemlidir.  Sonuçta, her ne kadar bunu söylemek için henüz erken olsa da, Çin ekonomisi daha şimdiden toparlanma sinyalleri vermeye başlamıştır ve dünyanın diğer ülkelerine büyümenin 2021 yılında tekrar yükselişe geçebileceğine dair umut vermektedir.   

En acil politika öncelikleri nelerdir? Halk sağlığını etkileyen bu pandemi karşısında sağlık sistemlerini güçlendirmek kritik bir zorluktur. Harcamalar sağlık yatırımları arttırılacak şekilde önceliklendirilebilir ve böylelikle salgının kontrol altına alınması ve daha hızlı tedavi olanakları için personel eğitimleri arttırılarak, klinik tesisler genişletilerek, tıbbi malzeme ihtiyaçları giderilerek sağlık sistemlerinin kapasitesi güçlendirilebilir.

Acil durum fonlarının kullanılması veya kamu harcamalarının yeniden önceliklendirilmesi yoluyla güvenlik ağlarının güçlendirilmesi, salgının büyüme üzerindeki olumsuz etkisinin kısmi olarak dengelenmesine yardımcı olabilir. Tedarik zincirlerindeki kesintiler, yurt içi salgınlar ve virüsü kontrol altına almaya yönelik koruyucu önlemler bölgede birçok işçiyi atıl durumda bırakabilir. Hanehalklarına nefes aldıran destek önlemleri —özellikle düşük gelirli hanehalklarına olmak üzere nakit transferleri veya sağlık sübvansiyonları gibi—iş kaybı ile ilişkili güçlüklerin hafifletilmesine, özel tüketim için tampon etkisi yaratılmasına ve çok ihtiyaç duyulan sağlık hizmetlerine erişimin arttırılmasına yardımcı olabilir. İşten çıkarılanlar için ise, süresi uzatılarak, ödenek miktarı yükseltilerek veya uygunluk koşulları esnetilerek işsizlik sigortası geçici olarak geliştirilebilir. Ücretli hastalık ve aile izinlerinin standart ödenekler arasında yer almadığı yerlerde, hükümetler hastalanan çalışanların veya bunların bakıcılarının salgın sırasında işlerini kaybetme korkusu yaşamaksızın evde kalmalarına olanak tanıyacak şekilde bu ödenekleri finanse etmeyi düşünmelidir. İnsanlara doğrudan ve hızlı bir şekilde nakit ve transfer sağlamak için dijitalleşme ve mobil finans olanaklarından daha fazla yararlanılabilir. 

Özel sektörün desteklenmesi hem krizin hafifletilmesi hem de işlerin korunması bakımından önemli olacaktır. Geçici işletme kredileri, vergi indirimleri ve vergi ödemelerindeki ertelemeler, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ'ler) için sağlanacak kredi garantileri veya en fazla etkilenen sektörlere sağlanacak sübvansiyonlar önemli olacaktır. Mali hareket alanı mevcut olduğu ölçüde geniş tabanlı mali teşvik önlemleri de toplam talebin yukarıya çekilmesine yardımcı olabilecektir, ancak bunlar muhtemelen krizin en şiddetli dönemi atlatıldıktan ve iş faaliyetleri normalleşmeye başladıktan sonra daha etkili olacaktır.

Son olarak, para politikası da önemli bir rol oynayabilir. Bölgenin ticarete ve finansal akışlara açıklığı, bölgeyi küresel güven şoklarına maruz bırakmaktadır. Politika yapıcıların piyasalardaki dalgalanmaları izlemeleri ve gerekli müdahaleleri yapmak için hazırlıklı olmaları gerekecektir.  Politika faiz indirimleri veya varlık alımları gibi daha geniş kapsamlı parasal teşvikler, finansal koşullarda önemli bir sıkılaşma riskine karşı güveni artırabilir ve finansal piyasaları destekleyebilir. Parasal genişlemede uluslararası koordinasyonun sağlanması, dalgalanmaların hafifletilmesine yardımcı olabilir. Merkez bankaları, bankalara ve banka dışı finansal kuruluşlara, özellikle de yaşanan sert bozulmadan daha fazla zarar görmesi muhtemel KOBİ'lere bol miktarda likidite sağlamaya hazır olmalıdır. Mali teşvik önlemlerinde olduğu gibi, tamponların ve mali hareket alanlarının mevcudiyeti bölgede ülkeler arasında değişkenlikler sergilemektedir.

Daha olumlu bir not olarak, virüsün getirdiği yaşam tarzı değişikliklerinin daha uzun vadeli faydaları da olabilir. Şirketlerin çalışanlarını bilgisayar ve video teknolojisi yoluyla uzaktan çalışmaya yönlendirdikleri, eğitimin neredeyse her kademesindeki eğitimcilerin sınıf içi eğitimin yerine online alternatifler getirmeye çalıştıkları, tüketicilerin alışveriş ve bankacılık işlemleri için dijital platformlara başvurdukları bir dönemde, tüm bu değişimler kriz geçtikten uzun süre sonra da hayatımızda kalacak yenilikçilik ve verimlilik artışları sağlayacaktır.

Ancak bugünler politika yapıcılar için zorlu zamanlar. Salgınla mücadele edebilmek için gerçekleştirilecek hızlı ve kararlı politika eylemleri bugün hayat kurtaracak, önümüzdeki yıllar için ise işleri ve geçim kaynaklarını koruyacaktır.  Bizler Dünya Bankası olarak bu mücadelede her zaman müşterilerimizi desteklemeye hazırız.

Avrupa ve Orta Asya Ekonomik Görünümü “COVID 19’la Mücadele” 8 Nisan’da açıklandı ekteki linkten indirebilirsiniz.


Authors

Asli Demirgüç-Kunt

Former Chief Economist, Europe and Central Asia Region

Join the Conversation

The content of this field is kept private and will not be shown publicly
Remaining characters: 1000