Türkiye’yi daha önce tanımayan dostlarımız İstanbul’a geldiklerinde gelişmiş bir ülke ile karşılaşınca şaşırıyorlar. Bu durumda ilk aldıkları açıklama ülkede ikili bir ekonominin olduğu ve tipik olarak ülkenin batısının gelişmiş olduğu, ama doğuda gerçekten geri kalmış bölgelerin bulunduğu oluyor. Ancak, Gaziantep veya Kayseri gibi bir şehri ziyaret ettiklerinde, bu şehirlerin gelişmekte olan sanayileri ve hızlı şehirleşmeleri ile aslında düşündüklerinden çok daha iyi bir durumda olduklarını fark ediyorlar. Peki, bunun ardında yatan hikaye nedir?
Esasen, Türkiye’nin batı ve doğu bölgeleri arasında kalkınma bakımından bir ayrışma yaşanmıştır. Bununla birlikte, kısa süre önce yayınlanan “ Türkiye’nin Deneyimleri” çalışmasında belirtildiği gibi, Türkiye’nin son onyıllardaki büyüme hikayesi kapsayıcı olmuştur. Bu bağlamda, Anadolu’nun iç bölgelerinde hızla büyüyen ve “Anadolu Kaplanları” olarak adlandırılan şirketler, yaratılan zenginliğin yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Tüm bu hikaye, kalkınma tablosunun karmaşıklığından kaynaklanmaktadır. Geleneksel olarak az gelişmiş şehirlerden bazıları geçtiğimiz on yıllık dönemde hızla gelişerek bölgeler arasındaki ekonomik yakınsamaya katkıda bulunurken, diğerleri aynı ölçüde iyi performans gösterememiştir. Bu farklılaşmanın coğrafi ayrımı 20 yıl önce olduğu kadar net değildir.
Bu bölgesel eşitsizlikler karşısında, Türkiye bölgeler arasındaki farklı kalkınmışlık seviyeleri sebebiyle değişkenlik gösteren darboğazları tespit etmek amacıyla bölgesel düzeyde gerçekleştirilen tanılama çalışmalarından yararlanmaya hazır bir konumdadır. Türkiye’deki Bölgesel Yatırım Ortamı Değerlendirmesi (RICA) Projesi, yatırım ortamındaki bölgelere özgü darboğazları tespit etmeyi ve granüler düzeyde politikalara bilgi girdisi sağlamayı hedeflemektedir. Ulusal düzeyde gerçekleştirilen İş Ortamı ve Firma Anketi (BEEPS) anketi zorlukları tespit ederek bölgeler arasındaki farklılaşmaları ön plana çıkarırken, Bölgesel Yatırım Ortamı Değerlendirmesi Projesi bu tanılama çalışmalarının sonuçlarını daha yüksek çözünürlükte sunmayı amaçlamaktadır.
AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) fonları ve Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı kaynaklarından eş finansmanı sağlanacak proje 2 yıllık bir süreçte dört temel faaliyetin gerçekleştirilmesini amaçlamaktadır. 6.000 şirketin dahil olacağı bir İşletme Anketinin sonuçlarından yararlanarak, çalışma ekibi 26 ayrı NUTS-II düzeyinde Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu ile birlikte ulusal düzeyde bir rapor hazırlayacaktır. Ayrıca, Türkiye’nin yatırım destek ve teşvik çerçevesi analiz edilerek nihai raporda Kalkınma Bakanlığına öneriler sunulacaktır. Projenin tanılama ve analiz bileşenleri ile eşit derecede önemli bir başka bileşeni de, Türkiye’de bölgesel düzeyde kanıta dayalı politika oluşturma için sürekli veri akışının sağlanabilmesi amacıyla Kalkınma Ajansı personelinin anket uygulama ve sonuçlarını analiz etme kapasitesini geliştirmeyi amaçlayan kapasite oluşturma bileşenidir. Kapasite oluşturma bileşeninin bir başka modülü ise hem bölgesel hem de merkezi düzeylerdeki yatırım destek ve teşvik personelinin eğitilmesini içermektedir.
Ayrıca, ulusal ve genel perspektiften bakıldığında bölgesel rekabet gücünü arttırmanın önündeki engellerin tespit edilmesi de önemlidir. Türkiye sektörler arası verimlilik artışından elde ettiği kazanımları neredeyse tüketmek üzeredir. Küresel finansal ve ekonomik krizden bu yana Türkiye’de genel verimlilik performansında görülen yavaşlama, geçtiğimiz on yıllık dönemde elde edilen kazanımların sürdürülebilmesi için daha fazla “sektör içi” verimlilik artışına yönelmenin önemini vurgulamaktadır. Verimlilik artışı için yeni kaynaklara duyulan ihtiyaç göz önünde bulundurularak, Hükümetin 10. Kalkınma Planı’nda “Orta Gelir Tuzağından” kurtulmak için aşılması gereken zorluklar tespit edilmektedir. Dolayısıyla, 2014-2018 planlama döneminde yüzde 1,1’lik bir Toplam Faktör Verimliliği (TFV) artışı öngörülmektedir.
Bu hedeflere ulaşılmasına yardımcı olması için tespit edilen kilit alanlardan birisi Türkiye’deki iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesidir. Türkiye İş Yapma Kolaylığı Endeksi sıralamalarında yükselmiş olsa da (2015 itibariyle 55. sıradadır), doğrudan yabancı yatırımların arzu edilenden daha düşük seviyede kalması işletmelerin önünde halen önemli darboğazların bulunduğuna işaret etmektedir. Konunun önemini vurgulayan bir şekilde, 10. Kalkınma Planı’nın 25 Öncelikli Dönüşüm Programından biri İş ve Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Programı olarak tespit edilmiştir ve RICA projesinin sonuçları bu program kapsamındaki bazı eylemlerin çıktısı olarak hizmet verecektir.
Esasen, Türkiye’nin batı ve doğu bölgeleri arasında kalkınma bakımından bir ayrışma yaşanmıştır. Bununla birlikte, kısa süre önce yayınlanan “ Türkiye’nin Deneyimleri” çalışmasında belirtildiği gibi, Türkiye’nin son onyıllardaki büyüme hikayesi kapsayıcı olmuştur. Bu bağlamda, Anadolu’nun iç bölgelerinde hızla büyüyen ve “Anadolu Kaplanları” olarak adlandırılan şirketler, yaratılan zenginliğin yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Tüm bu hikaye, kalkınma tablosunun karmaşıklığından kaynaklanmaktadır. Geleneksel olarak az gelişmiş şehirlerden bazıları geçtiğimiz on yıllık dönemde hızla gelişerek bölgeler arasındaki ekonomik yakınsamaya katkıda bulunurken, diğerleri aynı ölçüde iyi performans gösterememiştir. Bu farklılaşmanın coğrafi ayrımı 20 yıl önce olduğu kadar net değildir.
Bu bölgesel eşitsizlikler karşısında, Türkiye bölgeler arasındaki farklı kalkınmışlık seviyeleri sebebiyle değişkenlik gösteren darboğazları tespit etmek amacıyla bölgesel düzeyde gerçekleştirilen tanılama çalışmalarından yararlanmaya hazır bir konumdadır. Türkiye’deki Bölgesel Yatırım Ortamı Değerlendirmesi (RICA) Projesi, yatırım ortamındaki bölgelere özgü darboğazları tespit etmeyi ve granüler düzeyde politikalara bilgi girdisi sağlamayı hedeflemektedir. Ulusal düzeyde gerçekleştirilen İş Ortamı ve Firma Anketi (BEEPS) anketi zorlukları tespit ederek bölgeler arasındaki farklılaşmaları ön plana çıkarırken, Bölgesel Yatırım Ortamı Değerlendirmesi Projesi bu tanılama çalışmalarının sonuçlarını daha yüksek çözünürlükte sunmayı amaçlamaktadır.
AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) fonları ve Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı kaynaklarından eş finansmanı sağlanacak proje 2 yıllık bir süreçte dört temel faaliyetin gerçekleştirilmesini amaçlamaktadır. 6.000 şirketin dahil olacağı bir İşletme Anketinin sonuçlarından yararlanarak, çalışma ekibi 26 ayrı NUTS-II düzeyinde Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu ile birlikte ulusal düzeyde bir rapor hazırlayacaktır. Ayrıca, Türkiye’nin yatırım destek ve teşvik çerçevesi analiz edilerek nihai raporda Kalkınma Bakanlığına öneriler sunulacaktır. Projenin tanılama ve analiz bileşenleri ile eşit derecede önemli bir başka bileşeni de, Türkiye’de bölgesel düzeyde kanıta dayalı politika oluşturma için sürekli veri akışının sağlanabilmesi amacıyla Kalkınma Ajansı personelinin anket uygulama ve sonuçlarını analiz etme kapasitesini geliştirmeyi amaçlayan kapasite oluşturma bileşenidir. Kapasite oluşturma bileşeninin bir başka modülü ise hem bölgesel hem de merkezi düzeylerdeki yatırım destek ve teşvik personelinin eğitilmesini içermektedir.
Ayrıca, ulusal ve genel perspektiften bakıldığında bölgesel rekabet gücünü arttırmanın önündeki engellerin tespit edilmesi de önemlidir. Türkiye sektörler arası verimlilik artışından elde ettiği kazanımları neredeyse tüketmek üzeredir. Küresel finansal ve ekonomik krizden bu yana Türkiye’de genel verimlilik performansında görülen yavaşlama, geçtiğimiz on yıllık dönemde elde edilen kazanımların sürdürülebilmesi için daha fazla “sektör içi” verimlilik artışına yönelmenin önemini vurgulamaktadır. Verimlilik artışı için yeni kaynaklara duyulan ihtiyaç göz önünde bulundurularak, Hükümetin 10. Kalkınma Planı’nda “Orta Gelir Tuzağından” kurtulmak için aşılması gereken zorluklar tespit edilmektedir. Dolayısıyla, 2014-2018 planlama döneminde yüzde 1,1’lik bir Toplam Faktör Verimliliği (TFV) artışı öngörülmektedir.
Bu hedeflere ulaşılmasına yardımcı olması için tespit edilen kilit alanlardan birisi Türkiye’deki iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesidir. Türkiye İş Yapma Kolaylığı Endeksi sıralamalarında yükselmiş olsa da (2015 itibariyle 55. sıradadır), doğrudan yabancı yatırımların arzu edilenden daha düşük seviyede kalması işletmelerin önünde halen önemli darboğazların bulunduğuna işaret etmektedir. Konunun önemini vurgulayan bir şekilde, 10. Kalkınma Planı’nın 25 Öncelikli Dönüşüm Programından biri İş ve Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Programı olarak tespit edilmiştir ve RICA projesinin sonuçları bu program kapsamındaki bazı eylemlerin çıktısı olarak hizmet verecektir.
Join the Conversation