Çatı üzeri güneş panelleri ve küçük güneş tarlaları gibi dağıtık yenilenebilir enerji (DYE) teknolojilerinin yükselişi, on yıl önce mümkün olmayan yeni fırsatlar yaratmaktadır. Bu küçük ölçekli esnek enerji sistemleri geleneksel büyük elektrik santrallerini tamamlayıcı bir rol oynayarak elektrik sistemlerini daha güçlü hale getirmekte ve herkes için enerji maliyetlerini düşürmektedir.
Bu küresel eğilim, enerji sistemlerini daha güvenilir ve iklim değişikliğine karşı daha dirençli hale getirmenin yollarını arayan Türkiye gibi ülkeler ve Avrupa ve Orta Asya gibi bölgeler için özellikle umut vaat etmektedir.
Türkiye, 2053 yılına kadar karbon nötr haline gelme hedefi doğrultusunda, geçtiğimiz on yıllık dönemde yenilenebilir enerji üretimini üç kattan fazla arttırmış ve 2035 yılına kadar 60 GW’lık ilave rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesi oluşturma gibi iddialı bir hedef açıklamıştır. Bu iddialı hedef, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azalmaya, kendi kendine yeterliliği en üst düzeye çıkarmaya, uzun vadeli maliyetleri düşürmeye ve yüksek ekonomik büyümeyi sürdürmeye yönelik çabaların bir parçasını oluşturmaktadır. Dağıtık güneş enerjisi bu çözümün kilit bir parçasıdır. Hükümet önümüzdeki yıllarda ülkenin dağıtık güneş enerjisi kapasitesini önemli bir artışla 7,5 GW’a çıkarmayı amaçlamaktadır. Bununla birlikte, başka ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de sınai ve ticari tüketiciler dağıtık yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılmasını desteklemek için oluşturulan kurumlara ve düzenlemelere rağmen genellikle bu fırsatlardan yararlanmalarını engelleyen finansman ve kapasite kısıtları ile karşı karşıya kalmaktadırlar.
Dağıtık enerji piyasasının genişletilmesi
Dünya Bankası tarafından desteklenen yeni bir program, hükümetin bu kısıtların ortadan kaldırılması ve Türkiye’de uygun ölçekte bir dağıtık güneş enerjisi piyasası oluşturulması yönündeki çabalarına yardımcı olmaktadır. Dağıtık Enerji için Piyasa Dönüşümünün Hızlandırılması Programı 1 GW’a yakın dağıtık güneş enerjisinin üretilmesini ve ülkenin sera gazı emisyonlarının tahmini olarak 14 milyon metrik ton CO2 kadar azaltılmasını amaçlamaktadır. Bunu bir perspektif içerisinde ifade edecek olursak, bu azaltım, 56 milyar kilometre uzunluğunda bir araba yolculuğunun yaratacağı emisyonun önlenmesi ile eşdeğerdir.
Bu dağıtık yenilenebilir enerji piyasası, 2020 ile 2035 yılları arasında elektrik talebinin yıllık yüzde 5,5 oranında artacağı tahmin edilen, büyümekte olan sanayi ve ticaret sektörlerinin yeşil hale getirilmesini destekleyecektir. Bir dağıttık güneş enerjisi piyasasının oluşturulması, istihdam yaratan özel sektör yatırımlarını çekebilir, ekonomik rekabetçiliği güçlendirebilir, yenilikçiliği ve verimliliği teşvik edebilir ve sonuçta tüketicilerin elektrik faturalarını düşürebilir.
Program ülke sistemleri ve sonuçlar üzerinde odaklanarak aşamalı bir şekilde ilerleyecek
Program iki Türk bankası (kamuya ait Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası ve özel mülkiyetli Türkiye Sınai Kalkınma Bankası) aracılığıyla iki aşama halinde uygulanacaktır. Birinci aşamada bu bankalar dağıtık güneş enerjisi yatırımları için kullandırılmak üzere doğrudan ticaret ve sanayi şirketlerine kredi sağlayacaktır. İkinci aşamada, bankalar yeşil finansman için sanayi standartları belirleyecek ve güneş enerjisi geliştirme şirketlerine krediler sağlayacak yerel finansörleri (ticari bankalar, kiralama şirketleri ve diğerleri) destekleyecektir. Bu destek kredi piyasası koşullarına uygun olarak finansman ve kredi kullandırım şartları hakkında verilecek eğitimleri de içerecektir.
Bu yenilikçi ve sonuca odaklı finansman programında, fonlar önceden belirlenen hedeflere ulaşıldıkça kullandırılacak ve böylelikle hesap verebilirlik ve başarı güvence altına alınmış olacaktır.
Join the Conversation